Türkiye’nin bulunduğu coğrafya kuraklıktan oldukça etkilenen bir bölgede yer almaktadır. Araştırmalara göre ülkenin neredeyse yarısı olağanüstü kuraktır. Türkiye’de son 60 yılda, neredeyse üç Van Gölü büyüklüğünde 70’e yakın doğal göl kurumuştur. İklim krizi başta olmak üzere yanlış bölgelere kurulan barajlar, aşırı sulama, yanlış tarım politikaları ve büyükbaş hayvancılık göllerin kurumasını hızlandıran nedenler arasında bulunmaktadır.
Bu konuyu en başta iklim değişikliği üzerinden ele almak daha açıklayıcı olabilir. Aslında, kuraklığın kelime anlamı bir bakıma da nem eksikliğidir. Hidrolojik kuraklığın olduğu bir ortamda su miktarı giderek azalırsa o ortamda nem daha az olur. Ağaçlar da burada önemli bir faktördür ve bunlar birbiri ile bağlantılıdır. Yağışlar artık bir anda gelmekte ve damlaya damlaya yağmadığı için depolama şansı da olmamaktadır. Üstelik yıl genelinde yağışlar da azalmaktadır.
İkinci olarak, doğal göller yağışla beslenmektedir. Fakat yapay göletler yapıldığında, yağmur suları doğal göllere gideceğine buralara gitmektedir. Suni göletlere hiçkimse karşı değildir. Ancak plan olmayınca doğal döngü bozulmaktadır yani milyonlarca yılda oluşan bu göllerin beslenmesine engel olmamak gerekmektedir.
Üçüncü olarak, Türkiye, aynı coğrafik enlemde olan ülkeler arasında şiddetli kuraklığı en çok, en yoğun yaşayan ilk ülkedir. Bunun başlıca nedenlerinden biri tarımda kullanılan sulama sistemleridir. Örneğin, İç Anadolu bölgesi, kurak iklim kuşağındadır. Ama bu bölgelerde eskiden buğday yetiştirilirken, buradaki insanlar sulu tarıma teşvik edilmiştir. Bu şekilde oradaki göllerin neredeyse hepsi kurumuştur. Kuruyan göllerin yeniden geri gelmesi söz konusu değildir. Ayrıca, damla sulama yaygın olmadığı için aşırı bir şekilde yeraltı suları kullanılmaya başlanmıştır.
Sonuç olarak, acil bir önlem alınmadığı takdirde ciddi kuraklıklarla yüz yüze gelmemiz çok olasıdır. İlk olarak tarımda yeraltından su çekerek sulama yapmak yerine damla sulama sistemine geçilmesi çok önemlidir. Göller, yeraltı kaynaklarıyla beslenmektedir fakat bu kaynakların aşırı sayıda kuyu ve sondajlarla çekilmesi de yapılan en büyük hatalardan biridir. Doğal gölleri besleyen derelerin ve çayların da önlerine göletler yapılması da başlıca bir problemdir. Doğru politikalarla, bunun önüne geçmek mümkündür.
Mutlak suretle koruma ve kullanma ilkeleri kapsamında tüm göller, derelerin havza bazında tek tek ele alınması ve bunların kirletilmemesi ilk başta yapılması gerekendir. Su kaynaklarının bulunduğu bölgelerin kıyılarında yerleşim olmaması ve yeraltı sularını korumak büyük bir önem teşkil etmektedir. Bunun gibi gerekli önlemler alındığı takdirde önümüzdeki 8-10 yıl içinde bu durum toparlanabilir. Sadece, bilimsel verilere göre davranıldığı ve gerekli önlemleri alındığında bu mümkün olabilir.
RAVZA DİLARA KÖŞGER
Kaynakça
https://www.google.com/amp/s/www.ntv.com.tr/amp/turkiye/turkiyenin-golleri-alarm-veriyorkorumazsak-kuraklik-kacinilmaz,0hBMK_Y7EUqhWjOS9AsUVw
https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-59070301.amp
https://www.google.com/amp/s/www.hurriyet.com.tr/amp/seyahat/60-yilda-70e-yakin-gol-kurudu-41628196
https://www.google.com/amp/s/www.atlasdergisi.com/gundem/domino-etkisi-turkiyenin-kuruyan-golleri.html/amp
http://www.kanalb.com.tr/haber.php?HaberNo=145793